25 Nis 2016

Kitap Yorumu: Her Gün - David Levithan

Farklı bedenlere hapsolmuş bir gencin dramatik hikayesi.
En baştan belirtmeliyim ki karakterimizin adı A. Kendine ait bir bedeni olmayan bir genç. Her gün farklı birinin bedeninde uyanıyor ve gün boyunca o kişi oluyor. Hayatı boyunca böyleydi. Ne zaman, nasıl başladı, hiçbir fikri yok. Kendi kurallarını koymuş ve bir günlüğüne ödünç aldığı bedenin hayatına saygı duyarak yaşamayı prensip haline getirmiş. Ancak işler tek bir sefer için değişiyor ve kurallar bir kız için görmezden geliniyor.

Bu okuduğum ikinci beden değişikliği ile kurgulanmış kitap. Bu yüzden kurgu olarak çok fazla etkilenmedim.  Ancak dramatik olması oldukça etkileyiciydi. A'nın aidiyet duygusundaki açlık hemen hemen kitabın tamamında hissedebildim. Beden değiştirme olayından dolayı çok fazla karakterin vücuduna sahip oluyoruz ve onları tanıyoruz. Çok farklı tiplemeler yaratmış yazar. Bazıları benim için gerçektiler ama bazıları sadece toplumsal mesaj vermek için yazıldığı hissinden beni uzaklaştıramadı. Girdiği bedenlerin hikayelerini, yaşam biçimlerini, çektikleri sorunları ele alan  yazar empati yapabildiğini gösteriyor. 

Doğruyu söylemem gerekirse kitabın diline hemen alışamadım. Başlarda tutukluk yaşadım. Bunun sebebi ise yazarın sadece girdiği bedeninin hikayesini anlatarak geçmemesi. Ardından gelen evrensel görüşlerde yer vermesi olduğunu düşünüyorum. Aslında bir anlamda yazarın ütopyası olarak görebiliriz.

Tabii asıl temaya gelirsek; güzel bir aşk hikayesi okuyoruz. Güzelliğin görünenin ötesinde bir olgu olduğunu anlatıyor yazar. Farklı hatta bambaşka bedenler olsa da içinde kalanın aynı olduğu ve sana bakan gözler değişse de aynı kalbin seni sevdiği fikriyle buluşturuyor bizi. Bu aşkta sevdiğim taraf, kızın çok fazla farklılaştırılmamış olmasıydı. Yani kız genele hitap eden bir kızdı. Farklı bir hayat yaşayan bir tarafın karşısına normal bir kız olması hikayenin hızını sabit tutmasını sağlıyor.

Üç kitaplık bir seri olması ise beni biraz ürküntü ve işin ticari boyutu olduğu fikri düştü aklıma. Ne kadar sevsem de Aynı Yıldızın Altında'nın devam etmesini istemem. Çünkü yazar olayları geliştirdikten sonra bitiriyor ve sonrası bize ait oluyor. Bu kitapta da onun olmasını bekledim. Güzel, farklı ve açıkçası beklemediğim bir final yaptı. Ama sonu bana ait olmaması biraz üzdü. Yazarı seriyi nasıl devam ettirecek merak ediyorum. İkinci kitap yurt dışında çıkmış olmasına rağmen ilk kitap kadar ilgi duyulmamış anladım kadarıyla.

Sevdim, özellikle yakışıklı oğlanlarla, güzel kızların zengin hayatlarının anlatan aşk(!) kitaplarının arasında oldukça güzel geldi. Tekrar söylüyorum; yazarın empati yeteneğini göz ardı edemeyiz. Eksikleri var, kurgu arasında geçen ders verici paragrafların sıkıcı olduğu zamanlar oldu. Ama ayırdığım vakit için pişman değilim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder