29 Kas 2017

Kitap Yorumu: Şüphe - Deniz Erbulak


Çeşme'nin güzel plajlarında geçen karanlık bir öykü okumak ister misiniz? Deniz Erbulak Derindekiler Serisi'nin ilk kitabı Şüphe ile bize bunu sunuyor. Denizde yaşayan canavarların ötesinde, bilimi arkasına alan ve bunun üzerinden kurguyu derinleştiren yazar, gençlerin zevkle okuyacağı bir kitap ortaya çıkarmış.

Çeşme'ye öğrenci olarak giden Belgin'in yaşadığı tuhaf olayın ardından gelişen kurgu, üniversite gençliğinin hayatını anlatmasıyla başlıyor. Yeni gelen  üniversite öğrencileri ve üst sınıf öğrencilerinin evlerinden uzakta hayatlarını sürdürmelerini okuyoruz. İyi ve güzel giden birkaç bölümden sonra işlerin fantastik-bilim kurgu yönü ortaya çıkıyor.

Çoğu zaman bu genç yetişkin kurgularında tek ana karakter vardır. O her şeyi yapar, o en güzeli veya kurguda gerekli olan özelliğe sahip olandır. Şüphe'de bu böyle değil. Yazar sadece bir karaktere yüklenmek yerine birçok karaktere görev veriyor. Bunu yaparken işleri abartmıyor ve her karakter kapasitesinin yettiği işi yapıyor. Alakasız karakter o an geri planda kalabiliyor. Bilmesi gereken kişi bilgiyi biliyor, fiziksek gücü yeten işi yapıyor. Gökten vahiy gelir gibi karakterler aydınlanmıyor. Bizi bir karakter ile kısıtlamaması kurguyu daha da canlı tutuyor.

Yaratılan karakterleri sevdim. Çünkü hepsinin davranışlarının altında bir geçmiş yatıyor. Her sahnede her karakteri okumasak da, o karakterin olması gereken yerden olduğu karakteri yansıtabilmesi güzeldi. Karakterleri tek tek açmak gerekirse, Timur Betim'e öncelik vermeliyim çünkü o gençlerin arasında yetişkin kimliği ile öne çıkıyor. Kendisi bir öğretim üyesi. İstanbul'un tozu ve dumanından kaçıp, daha sakin bir hayat yaşamak için kasaba üniversitesinde göreve başlıyor. Sorumluluk almak istemese de bazen tercihlerinden kaynaklı, bazense başkasının yüklediği işlerden dolayı önemli bir sorumluluğun altında kalıyor. Timur Betim'i okurken sevdiğim nokta, okulun akademik kadrosu arasında geçen yarışlardı. İçten pazarlık ve sinsi karakterleri görmek hayatın çokta toz pembe olmadığını bize gösteriyor. Diğer yandan gençlerimiz var. Belgin, Murat, Barış, Asu, Cansel, Sezgin ve Güzin.

Belgin'i sevsem de bazen sinir bozucu bir agresifliği ve inatçılığı olabiliyor. Çok kafasının dikine gidiyor. Evet, güçlü ve bağımsız kadınları çok sevsem de Belgin henüz çok toy. Tabii ne bekliyorsam, daha birinci sınıf öğrencisi.

Murat. Ben bu çocuğu anlamadım. İnsanlar üzerinde baskı kurmaya çalışması sinir bozucu ve ortadan aniden kaybolması veya belirmesi ona karşı şüpheci yaklaşmama neden oldu.

Diğer karakterleri de sevdim, bazıları çok fazla ön plana çıkmasa da; Barış, tam bir manyaktı.

Kitabın girişinde beni düşündüren şey, gençlerin kendi aralarındaki muhabbeti ve birbirlerine çabuk ısınmaları. Bir anda çok sıkı dostluklar kuruldu gibi hissettim. Ancak düşününce gerçek hayatta, bana çok tuhaf gelse de, üniversite arkadaşlığı çabuk kuruluyor. 

Gereksiz kısımların olmaması, okumamız gereken yerleri görmemiz mutluluk verici. Kitaptaki her bir cümle kurguyu ileri taşıyor. Öğrenmeniz gereken yerleri öğreniyor ve geçiyoruz. 

İnce ince işlenen gençlik kitabı Şüphe, DEX etiketiyle 330 sayfa olarak raflarda okuyucuyu bekliyor. Yabancı kurguları deli gibi okuduğumuz bu dönemde, türü içinde en iyiler arasında gösterebilirim. Artık ezberlediğimiz genç-yetişkin kitaplarından benim için ayrılıyor çünkü o kitaplardaki klişeleri bu kitapta göremedim. Yazarın diğer kitabı Adak ile kesinlikle karıştırılmamalı. Orada olay çok daha büyüktü ve üslupta çok daha belirgindi. Şüphe çok daha genç bir enerji ile yazılmış bir kitap. Ancak kurgunun belli noktalarındaki gerilme anlarında, Adak aklıma gelmedi değil.

Özetle, ince ince işlenmiş kurgu ve akıcı bir dille yazılmış bu kitabı okurken büyük bir haz duyacağınıza eminim. Serinin diğer kitapları da elimde ve okumak için sabırsızlanıyorum.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder